İTİRAF EDİYORUM: KUTSAL ANNE DEĞİLİM!- Psikolog Anne

0
779
bilge açıkgöz

Gebeliğe ve anneliğe dair yüzlerce hikaye dinledim bu yaşıma kadar. Çoğu kahramanlık ya da fedakarlık hikayeleri idi. Zaten hepimizin kafasındaki anne imajının temel özellikleri de bu değil midir? Bu imaj vesilesi ile, farkında bile olmadan, gebelikle birlikte kadının tüm kimyasının değişeceğine, kaçınılmaz olarak ideal anne formatına dönüşeceğine inanmışım. Kendimde bu değişimi görememek sanırım ilk hayal kırıklığım oldu.

İstenen, hem de çok istenen bir gebelik benimkisi, yanlış anlaşılma olmasın. Sanmıştım ki sağda solda okuduğum, dinlediğim örneklerdeki gibi bir anda benim için tek önemli şey bu olacak. Anneliğin tüm gerekliliklerini gönüllülükle üstleneceğim. Ancak daha çayı-kahveyi hayatımdan uzaklaştırırken ilk karmaşalar başladı diyebilirim. Bana dair olan bazı keyiflerden uzaklaşmak zoraki de olsa başarabildiğim bir konu oldu; ancak bunu “gönüllülükle” yapmamak kendi anneliğime dair büyük bir imaj çöküntüsüydü doğrusu. Çünkü böyle yazmıyordu dergiler, bloglar; böyle anlatmıyordu kadınlar. Gebe kaldığı gibi kutsal anneler diyarına göç etmiş, başında harelerle gezinen kadınlar gördüm ve ben onlardan biri değildim! Hayal kırıklığını takiben yaşadığım yetersizlik duygularını, “anne olmaya uygun değil miyim?” sorgulamalarını anlatmaya gerek yok. Hatta çabuk uyanmasam tüm gebeliğimi ve hatta sonrasını bu kabusa teslim edebilirdim.

Ama sonra uyandım. Çevremdeki insanlara kafa karışıklıklarımı, vazgeçmek zorunda olduğum keyifler yüzünden yaşadığım memnuniyetsizliği çaktırmamaya çalıştığımı fark ettiğimde uyandım. Ben çaresizce kutsal anne imajını korumaya çalışıyorsam, başkaları da böyle yapıyor olabilirdi. Onların da memnuniyetsizliği, kafa karışıklığı, yetersizlik duyguları olabilirdi. Çevreme bir kez de böyle bakınca, elbette ki yakınımdaki meslektaşlarımın da katkısıyla, içinde bulunduğum durum o kadar da vahim gelmemeye başladı. Şu an karnımda bir bebek taşıyor olmam, benim de bir kadının yavrusu olduğum, oldukça bencil haz beklentilerine sahip olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Anne olmak beni insani özelliklerden bağımsız mükemmel bir yaratık haline de dönüştürmüyor. Tam da bu noktada, kutsal anneymiş gibi yapmanın nelere mal olabileceğini düşünebiliriz artık. Sürekli bastırılan haz arayışı yüzünden envaiçeşit psikolojik, bedensel hastalıklar… Çocuklara yüklenen yüksek beklentiler, bu beklentiler karşılanmadığında yaşanan büyük hayal kırıklıkları… “Yemedim yedirdim” ile başlayıp saçımı süpürge ettim ile devam eden metaforik hesap kitap konuşmaları… Kendi olamamakla başlayıp kendi olmaya izin vermemeyle devam eden bir ebeveynlik döngüsü… Daha neler neler!

İyisi mi kişisel arzularım, isteklerim, çocuğum için vazgeçmek, ertelemek zorunda kaldığım keyiflerim sır kalmasın. Anne olmak, yavru olmama engel de olmasın. Varsın birileri beni ayıplasın, anlamasın.

28 haftalık gebeyim, başımdaki hareden vazgeçtim. Biraz daha mutluluk ve huzur karşılığında…