“Anne Olmak Güzel Şey Be Kardeşim!” – Funda Baykara

0
2228
anne olmak

Bundan 11 yıl önce evliliğim gerçekleştikten sonra, tabi ki herkese sorulan “ne zaman çocuk yapıyorsun?” soruları bana da sorulmaya başladı. Yüksek otoritelere göre belirlenen “yaş sınırını” da aşmış olmamdan ötürü, tüm bakışlar üstüme toplandı elbette ya da ben öyle hissetmeye başladım. Ama her gece yatağa yatıp düşüncelerimle baş başa kaldığımda “yok ben yapamam, çocuk bakamam” diye haykırarak yerimden zıplıyordum. Düşüncesi inanılmaz korkunçtu;

Küçücük bir beden her şeyi ile size bağlı, ağlıyor, bağırıyor, hastalanıyor, acıkıyor ve bunların hiç birini dile getiremiyor. Öyleyse ben nasıl anlayacağım?

Büyüdüğünde doğru yolu gösterebilecek miyim?

O kadar hassas ve korumaya muhtaç ki, yanından hiç ayrılmamanız gerekiyor. Peki yıllarımı verdiğim işim ne olacak?

Eşimle planladığımız onca gezi, eğlence?

Dağ gibi masraflar…

Bunların hepsini düşününce çocuk fikrinden koşarak uzaklaştım.Aslına bakarsanız çoğu benim  bencilliğimden kaynaklanmış…

Doğum kontrolü ile kafayı bozdum. Onlarca denemeden sonra bana en uygun doğum kontrol hapını aldım ve kullanmaya başladım. Çok düzenli ve dikkatli idim, her sabah aynı saatte hapımı alıyor, güne devam ediyordum. Ta ki, o sabaha kadar!

1 aydır hazırlandığım çok önemli bir sunumun günü gelip çatmıştı. Bütün gece heyecandan uyuyamayıp anca sabaha karşı yatağımda sızmışım. Elbette uyandığımda geç kalmak üzereydim, dolayısıyla her şeyi hızlıca yapıp evden koşar adımlarla çıktım. Bu süreçte de aynamın kenarında duran hapı içmeyi akıl etmek bir yana, görmedim bile!

Sunumun üzerinden 1 ay geçti. Sunum çok güzeldi, her şey lehimeydi. Bir şey dışında! Ne olduysa zaten hap ile düzen içerisinde olan adet döngüm fire vermeye başladı. 1 gün, 2 gün, 3 gün derken, gecikme neredeyse 1 haftayı buldu. Aklıma ihtimal geliyordu ancak hap kullanırken olmayacağına emindim. Yine de korka korka ve neredeyse ağlamaklı bir şekilde eczaneden testimi aldım ve yaptım. Çift çizgi? İnanmadım bir daha yaptım, bir daha, bir daha… Sanki çizgiler her defasında daha da kırmızılaştı. Ve o an kafamda şimşekler çıktı, sunum sabahı gözümün önünden film şeridi gibi geçti.

Bu çocuğa hazır değildim ama elbette aldırmayacaktım. Herkes hamileyken annelik duygun ortaya çıkar dedi, olduğum gibi kaldım. Keyifli bir hamilelik geçirmedim, bel ağrıları ile kıvrandım. İşimden daha erken ayrıldım ve yatışa geçtim. 9 aylık sancılı bir süreçten sonra doğum günü geldiğinde, 0 heyecanla doğumhaneye girdim. Sanki hamilelik, içimde nohut tanesi kadar kalan annelik duygusunu da alıp götürmüştü. Sancılarım arttığında ise kendim dahil her şeye lanet ettim. Hapı unuttuğum o güne de…

Karikatürlerle anne olmak adlı yazımızı okudunuz mu?

12 saatlik bir doğum maratonundan sonra derin bir oh çektiğim o anda yanıma ağlayan bir şey bıraktılar. Buruş buruş, kırmızı hatta mor! Bir baktım “bu nasıl bir şey” dedim, bir baktım “ne çirkinsin” dedim, bir baktım “sanki durdukça güzelleşiyor” dedim, bir baktım “aslında güzelsin” dedim, bir daha baktım “sen çok güzelsin, benimsin” dedim. O günden beri kızıma bu şekilde bakıyorum.

Korktuğum her şeyi bir kenara attım. Süper anne olmak zorunda değilim, bunu anladım. Hatalarımızla birlikte büyüdük, doğruyu yanlışı beraber gördük. Bu hafta doğum gününde “iyi ki doğdun kızım” dediğimde kızımdan, “iyi ki doğurmuşsun anne” cevabını aldım. Diyemedim ki seni doğurana kadar hakkında neler düşündüm 🙂 Ama bilin ki, her şeye rağmen anne olmak güzel şey. İlk adımında, ilk kelimesinde, ilk dişinde, ilk her şeyinde, her defasında diyeceksiniz ki “anne olmak güzel şey be kardeşim!”