Yumurtalık Kistleri Nedenleri, Belirtileri ve Tedavileri
Basit yumurtalık (ovaryen) kistleri, yumurtalık (over) içinde veya üzerinde oluşan, içi sıvı dolu keselerdir.(Resim 1)
Çoğu yumurtalık kisti cerrahi operasyon gerektirmez yada kansere sebep olmaz. Bu tür iyi huylu kistlerin boyutları 1 ile 10 cm arasında ölçülebilir.
Belirtiler
Yumurtalık kisti olan hastalar tipik olarak, kistin olduğu tarafta bıçak saplanır tarzda gelip geçici ağrı, kramp hissi yada alt karın bölgesinde basınç hissi tarif ederler.
Kist rüptüründe(kist duvarının yırtılıp içindeki sıvının karın içine dökülmesi) ani ve şiddetli bir ağrı tarifleyebilirler. Bunun sebebi kistin içeriğinin karın içine dökülüp karın zarındaki sinirleri etkileyip ağrı hissine sebep olmasıdır. Kist duvarındaki yırtılmaya bağlı kanama kendiliğinden geçerse, bu sıvı vücut tarafından emilir ve hastanın şikayetleri geriler, ancak kanama devam ederse hastanın şikayetlerinde artış ve kan sayımında düşüş izlenir. Bu durumda kanamayı durdurmak için cerrahi operasyon gerekebilir.
Eğer kist nedeniyle yumurtalıklar ve tüp kendi etrafında dönerse(torsiyon), hasta şidddeli karın ağrısı, bulantı ve kusma şikayetleriyle başvurur. Torsiyon durumunda yumurtalık ve tüplerin kan akımı bozulacağından acil cerrahi müdahale gerekir.
Tanı
Kronik(6 aydan uzun süre) yada akut(1-7 gün içinde) kasık ağrısı şikayeti ile başvuran hastalara yapılan pelvik muayene ve ultrasonografi ile tanı konur.
Menopoz öncesi dönemde bir kadında yumurtalık kisti saptandığında, eğer adet gecikmesi de mevcutsa gebelik testi istenmelidir.
Yumurtalık Kistleri Sebepleri
Yumurtalık kistlerinin sebeplerini sıklıklarına göre sıralamadan önce menopoz öncesi ve sonrası olarak iki ayrı gruba ayırmamız gerekir.
(Menopoz sonrası (postmenopoz) olarak adlandırdığımız dönem, son adetten bugüne kadar en az bir yıl hiç adet görülmemiş olmasıdır.)
Menopoz öncesi en sık görülen kistler:
1. Yumurtlama (ovulasyon) kistleri: Her adet döngüsünde bir folikül belli bir olgunluğa ulaşır,bu folikül çatlayarak bir yumurta salgılar, eğer bu yumurta bir sperm ile döllenirse gebelik elde edilir, döllenme olmaz ise o yumurtadan salgılanan hormonların çekilmesi ile adet kanaması meydana gelir. Üreme çağında bir kadın adet gördüğü dönem dışında herhangi bir nedenle ultrasonografi ile muayene edildiğinde çatlamamış folikül kistlerine rastlanabilir. Bu kistler genellikle kendiliğinden geriler ve herhangi bir tedavi gerektirmez. (Resim 2)
2. Dermoid kist : 20-40 yaş arasında sık görülen yumurtalık kistlerinden biridir. Bu kistler saç, kıl ve diş içerebilir. Genellikle iyi huyludur fakat nadiren kanser gelişebilir.(Resim 3)
3. Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu olan kadınların yumurtalıklarında, genellikle iki taraflı küçük kistler görülebilir(Resim 4). Adet döngüsünde yumurtlayabilmek için yeterli olgunluğa ulaşamayan foliküller, yumurtalık içinde küçük kistler olarak birikirler. Olgunlaşmamış kistlerden salgılanan erkeklik hormonları(testesteron) kıllanma şikayetlerine sebep olur. Salgılanan erkeklik hormonları, yeni bir folikülün olgunlaşmasına engel olur. Bu da kısır döngü ile sendromun komponentlerini(kıllanma,adet gecikmesi,kısırlık) oluşturur. Bu kistlere cerrahi operasyon yada ilaçla tedavi gerekmez. Ancak bu sendroma ait şikayetlerin (örneğin adet düzensizliği, kıllanma ve kısırlık) düzeltilmesi için sendrom tanısı sağlamış hastaların çeşitli tedavileri mevcuttur.
4. Endometrioma: Bu kistler çikolata kistleri olarak bilinir(Resim 5). Genellikle hastalar adet sancısı(dismenore), ağrılı cinsel ilişki, adetli iken ağrılı gayta ve idrar yapma şikayetleri, gebelik elde etmede güçlük şikayetleri ile başvururlar. Bunlara çikolata kisti denmesinin sebebi, kist içeriklerinin eski kan içermesi çikolata görünümünü andırmasıdır. Bu hastalığın sebebi net olarak anlaşılmamakla birlikte, en sık geriye menstrüasyon(adet görme) teorisi üzerinde durulmaktadır. Adet döngüsü sırasında, adet kanı ve rahim içi duvarı parçaları rahimden tüp ve yumurtalıklara doğru hareket etmektedir.
5. Gebelik: Gebeliğin ilk üç ayında plasenta oluşuncaya kadar, gebeliğin devamını sağlayacak hormonları üreten basit kistler mevcuttur. Bunlar tedavi gerektirmez, gebeliğin ikinci üç ayına(trimester) geçildiğinde gerilerler. Bazı vakalarda nadiren, gebeliğin sonuna kadar da görülebilirler. Ancak kist görünümü basit içerikli değilse ve haftasına uygun rahim içi bir gebelik gösterilemiyorsa bu kistlerin ayırıcı tanısında dış gebelik akla getirilmelidir.
6. Pelvik abse: Ağır bir pelvik enfeksiyon, yumurtalık ve tüpleri etkileyerek, yoğun içerikli kist görünümüne sebep olur. Bu durumda genellikle tabloya şiddetli kasık ağrısı, ateş, halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikayetler de eşlik eder.
7. Kanser: Bu yaş grubunda yeni saptanan bir yumurtalık kisti, %1 den az yumurtalık kanseri ile ilişkilidir.
Menopoz sonrası en sık görülen kistler:
1. Kanseröz olmayan basit kistler: Genellikle 5cm’den küçük, içi sıvı dolu, düzgün kenarlı basit kistler bu gruba girer. Serum kanser testleri ile aylık takipler yapılarak kanser gelişimi ihtimali açısından takip edilir.
İleri Tetkik
Basit yumurtalık kistlerinden yumurtalık kanserlerinin gelişme ihtimali düşük olsa da, aşağıdaki maddelerden herhangi birine sahip olan kadınların ileri tetkik yaptırması gerekir.
2. Yumurtalık kanseri ile ilgili aile öyküsü
3. Meme ya da mide/barsak kanseri öyküsü
4. Ultrasonda kompleks kist
5. Pelvis ya da abdomen(kasık yada karın) içinde sıvı toplanması
İleri tetkikler arasında MR, BT ve kanda bakılan tümör belirteçleri sayılabilir. En sık yumurtalık kanseri belirteci olan CA-125 öncelikle istenir. İleri evre kanserlerin 80%’inde CA-125 çok yüksek saptanır, ancak erken evre kanserlerde normal de görülebilir. Bazı kanser olmayan durumlarda (çikolata kistleri, miyomlar, pelvik enfeksiyonlar, karaciğer ve böbrek hastalıkları) da CA-125 yüksek saptanabilir. Bu nedenle CA-125 değerleri 100% kanser tanısı koydurmaz yada kanser ihtimalini ortadan kaldırmaz.
Doğurganlık çağındaki kadınlarda çok büyük ve kanser şüphesi olan kistlerde, menopoz sonrası kadınlarda sıklıkla tüm basit kistlerde kanda tümör belirteci bakılması önerilir.
Bu dört maddeden herhangi biri kanser olmayan hastalarda da görülebilir. İleri tetkikler sonucunda değerlendirmeyi yapan jinekolog kanserden şüphelenirse hastayı herhangi bir jinekolog onkoloğa yönlendirir.
Yumurtalık kistleri kanser şüphelendirmiyorsa, hastanın yaşı, şikayetleri, aile hikayesi ve görüntüleme testleri ile birlikte değerlendirilerek tedavi ya da izlem planı yapılır.
Tedavi
Genellikle yumurtalık kistleri tedavi gerektirmez. Menopoz öncesi hastalarda 4-8 hafta arasında kistlerin tedavisiz gerilediği görülür. Eğer kist 10 cm’den büyük ve ağrıya sebep oluyorsa, kanser şüphesi de varsa cerrahi tedavi önerilir. Kist alma/yumurtalık alma seçenekleri, hastanın yaşı, operasyonda cerrahın kararı ve ameliyat sırasında kistin hızlı incelemeyle yapılan patolojik değerlendirmesine göre değerlendirilir.
Menopoz öncesi hastalarda, cerrahi tedavi gerektirmeyen kistler, 6-8 haftalık periyotlarla ultrasonografi ile takip edilir. Eğer kistler büyümüyor ya da ortadan kalkıyorsa cerrahi tedavi gerektirmez. Çikolata kisti ve fonksiyonel kistler tekrarlayabilir. Bazı kadınlara bu dönemde yeni yumurtalık kistleri oluşmaması için doğum kontrol hapı önerilir. Belirli aralıklarla yapılan düzenli takiplerde kistin büyümediği izlenirse yada kistin ortadan kalktığı tespit edilirse izleme devam etmeye gerek yoktur.
Menopoz sonrası dönemde ise tümör belirteçleri ve ultrasonografik muayene ile 3-6 ayda bir takip yapılır. Bu değerlerde takipte kanser ile ilgili bulgular saptanırsa hastaya cerrahi operasyon önerilir.
Cerrahi tedavi, laparoskopik(kapalı) veya laparotomi(açık) yöntemi uygulanabilir. Hangi yöntemin seçileceğine, kistin boyutu, kanser şüphesi, hastanın fiziki yapısı ve cerrahın deneyimine göre, hasta ile birlikte tartışılarak karar verilir.
Op. Dr. Tuğçe TEMEL (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)